Oral bilinçli sedasyon için uygun hasta aday gruplarından biri de zaman kısıtlaması olanlardır. Başka bir deyişle, sizin hasta için tedavi planınız, hastanın ağzının durumuna göre tedaviyi tamamlayabilmeniz için çok fazla randevu gerektirecek. Günümüz kültüründe bir hastaya 10 ,15 ya da 20 seans gelebileceğini söylemek onların tedaviyi kabul etmemesi ya da önerinizin endişesiyle devam etmesi için yeterli olur.
Sedasyonla seans sayısını yarıya indirme, eğer çok değilse, daha uzun ve verimli seanslar geçirme şansınız var . Bu sebep tek başına size pratikte tamamlanmamış tedavilerinzin olduğunu hatırlatacaktır.
Oral bilinçli sedasyon için aday bir diğer hasta grubu ise kompleks restorasyonlu hastalardır. Tek diş ya da yarım çenede diş tedavisi bu hastalarda işe yaramaz. Bu hastalar için oklüzyon dikey boyutunu açabilir, ve ya bütün ark ve hatta bütün ağız için restorasyona-çok sayıda dişi tek seferde tedavi etmeniz gereken prosedür- ihtiyaç duyabilirsiniz. Yani uzun bir seans alacağınız belli ve bu tedavinizde hastanıza sedasyon uygulamanızı daha çok icap ettirecektir ve uzun seansınızla başa çıkabilmek için size büyük bir avantaj sağlıyacaktır.
Oral bilinçli sedasyon için iyi bir aday olabilecek diğer hasta grubu ise postoperatif rahatsızlık ve rutin seanslar sonrası hassasiyeti olmaya eğilimli hastalardır. Bu hastalar, ilk başta sonu kötü biten bu seanstan sonra size korkuyla geleceklerdir veya maruz kaldıkları ağrı yüzünden narkotik etkili ağrı kesici içeren reçete istemek için sizi arayacaktır. Bu ağrı hastaların yaşam stillerinde, çalışma kabiliyetlerinde normal olarak onlarla birlikte olacaktır ve sadece bu, hastaların çalışırken gerekli dikkat göstermesini engelleyebilir. Korku, hastalar için düzenli dental bakımlarına özen göstermemelerine büyük bir sebeptir ve kaydedilmiş bütün kategorilerde muhtemelen en büyük sebeptir. Çok fazla korku duyan bir hastaya etkin müdahale edebilmek için, hastayı anlamak, korkusunun ne kaynaklı olduğunu ve kararlarınızı nasıl etkilediğini anlamak çok önemlidir ve eşdeğer duyguları anlarsanız bu durumla daha etkili bir biçimde baş edebilirsiniz.
Yazı Alımı: Anthony S. Feck, Dmd.